İlkçağda Orta Asya’dan göç eden Traklar’ın ilk yerlileri olduğu düşünülen Edirne, Büyük İskender’in fethi ile Makedonya topraklarına alınır. Romalıların zamanında yeniden inşaa edilen şehir, Bizanslılar döneminde Latin işgaline uğrar. 1. Murat’ın fethi Osmanlı’nın başkenti olur. Kurtuluş savaşında 1922 yılında ise Yunan işgalinden alınarak topraklarımıza kazandırılır. Bugün Bulgaristan sınırı ile Avrupa’ya açılan Kapıkule Edirne için oldukça önemli bir sınır kapısı. Pirinçten ayçiçeğine kadar ülkemizin ihtiyacı olan birçok tarım ürünü için ilk akla gelen şehir. Yaz meyve ve sebzeleri ise Adana ve Antalya’nın önemli bir alternatifi olarak İstanbul için mükemmel bir avantaj. Edirne, sahip olduğu eşsiz konumu ile geçmişte olduğu gibi günümüzde de hala önemini korumakta. Roma imparatorluğundan Bizans’a ve Osmanlı devletine kadar birçok medeniyete topraklarını açan Edirne, günümüze kadar ulaşan eserleri ile her yıl yüzbinlerce kültür elçisini misafir ediyor.
II. Selim’in hayatında önemli bir yere sahip olan Edirne’ye vakfedilen ve Mimar Sinan’a yaptırılan Selimiye Külliyesi, ibadethane, medreseler ve bir kapalı çarşıdan oluşuyor. Mimar Sinan’ın ustalığını en çarpıcı bir şekilde gösterdiği Selimiye’nin iki minaresinin şerefesine 3 ayrı yoldan çıkılmakta. 16. Yüzyılın sonlarında Mimar Sinan’ın mesleğinin zirvesini temsil eden bu başyapıt mimarlık ve mühendislik alanında dünyaya örnek olarak gösteriliyor. Geçen yüzyıllarca zamana rağmen deprem ve doğal afetlerden hiç etkilenmemiş olması da ziyaretçileri daha çok hayran bırakıyor. Dünya mirası listesine alınan bu tarih hazinesi, günümüzde uluslararası bir statüye sahip. En küçük detayından en büyük bölümlerine kadar nefesimizi tutarak gezeceğimiz külliyenin her köşesi bizleri gururlandırıyor.
İbadethane, medrese ve şifahane olarak inşaa edilen bu kıymetli II.Beyazıt Külliyesi, günümüzde cami dışındaki kısımları Trakya üniversitesine bağlı ve Şifa medresesi, sağlık müzesi olarak hizmet vermekte. Tıp merkezi olarak kullanılan bölümde özellikle ruh ve sinir hastalıkları hastaları ağırlanır, müzik ve su sesi kullanılarak tedavi edilirdi. İmarethane bölümünde ise medrese talebeleri ve şifahane misafirleri için yemekler ikram edirlirdi. Bu tarihi yapıyı incelerken günümüzün araştırma ve eğitim komplekslerine tarihten güzel bir örnek olduğunu ve geniş bir bakış açısından beslendiğini göreceğiz.
Çelebi Mehmet tarafından ticerethane olarak yaptırılan Bedesten, Osmanlı devletinde değerli mücevherlerin ticaretinin yapıldığı bir yapı olarak faaliyet gösteriyordu. Bizleri arastaya açılan büyük bir kapının karşıladığı eser dönemin ticaret merkezi olarak halkın günlük ihtiyaçlarını karşıladığı önemli bir görevi yerine getiriyordu. Günümüzde restore edilerek tekrar kullanıma acılan bu yapı, şehrin ve ziyaretçilerin alışveriş için yolarının kesiştiği önemli bir ticaret merkezi haline gelmiş. Edirne’nin yöresel lezzetlerinin ve ürünlerinin sunulduğu arastada her zevke uygun seçenekler bulabilirsiniz.
Edirne Arkeoloji Müzesi, arkeolojik dönemlere ait bitki ve hayvan kalıntıları, ilk yerleşik yaşamın olduğu neolitik döneme ait araç-gereçler, Roma ve Hellenistlik döneme ait lahitler, Osmanlı dönemi hat ve el sanatları ile Edirne’nin kadim topraklarında yaşayan uygarlıkların yaşamlarına ait birçok ipucu barındırıyor. Edirne’nin ülkemize ve dünyaya kazandırdığı birbirinden zengin tarihi kaynaklarını incelerken bir kez daha bulunduğumuz toprakların kıymetini anlayacağız.
Sultan Abdulmecid döneminde yapımına başlanan Meriç köprüsü, Mecidiye köprüsü olarak da anılmakta. Meriç nehrinin sık sık taşkınlara yol açması nedeniyle tahta köprünün yerine 263 metre uzunlukta ve 7 metre genişlikte Meriç köprüsü yapılır. Balkanların iç kesimlerine ulaşımın sağlandığı nehrin üzerine yapılan köprünün her iki tarafına da gemilerin yanaşabilmesi için birer rıhtım yapılsa da artık bunlar önemini yitirmiş. Selçuklu kültürünün motifleri olan 8 köşeli yıldız, ejderha figürleri, 12 hayvanlı Türk takvimi ile Meriç köprüsü, mimarinin sanatla uyumuna tanık olacağımız benzersiz yapılardan birisi olarak hafızamızda yeralacak.
Eğer bir çiftlik yaşamını merak ediyor ve kısa da olsa çiftlik hayatını yaşamak istiyorsanız Edirne Doğal Yaşam Çiftliğinde mükemmel bir zaman geçireceksiniz. Atları, köpekleri, kümes hayvanları, inekleri ve kuş türleri ile tam anlamıyla bir çiftlik hayatında aradığınız her şey düşünülmüş. Yetiştirilen bitki ve ağaç türleri ise tamamen doğal şartlarda meyve veren organik bitkiler. Çiftliğin hayvanları ile eğlenceli saatler geçirirken, organik meyveleri kendi ellerinizle toplayıp tadına bakabileceğiniz bahçeler de en önemli detaylar arasında.
Kökeni Orhan Gazi dönemine kadar dayanan milli sporumuz Kırkpınar Yağlı Güreşleri, rivayetlere göre Rumeli seferinden dönüşte Kırkpınar mevkiinde askerlerin konakladığı sırada güreş yapması ile gelenek haline gelir. Asırlardır devam eden bu spor her sene Haziran ayı sonu ve Temmuz ayının ilk haftası arasında Edirne’nin Kırkpınar köyünde yapılıyor. Zeytinyağı sürülen ve kispet adlı uzun paçalı deri kıyafetlerle yapılan bu sporun şampiyonuna başpehlivan ünvanı verilir. Unesco tarafından dünya kültürel mirası listesinde yeralan Kırkpınar şenlikleri ülkemizi dünyada temsil eden önemli bir kültürel mirasımız.
Zengin kültürel mirasımızın önemli örneklerinin sergilendiği arkeoloji müzeleri içerisinde çok önemli bir ayrıcalık yaşayacağımız Edirne Arkeoloji Müzesi medeniyet tarihinde önemli rollere sahip olan birçok önemli kültürün izlerini bizlerle buluşturacak
Osmanlı mimari birikimini en üst seviyede yaşatan Mimar Sinan’ın sadece Osmanlı için değil dünya için miras bıraktığı bu nadir başyapıt, medresesi ve arastası ile gezimizin en unutulmaz saatlerini yaşatacak.
Osmanlı vakıf geleneğine güzel bir örnek olan bu ticaret merkezini ziyaretimizde günümüzün alışveriş kültürü ile geçmişin tarihi dokusunun oluşturduğu uyuma şahit olacağız.
Edirne’nin meşhur lezzeti olan ciğer tavasının tadına bakmak için güzel bir adres olan Edirne’nin en meşhur ve eski caddelerinden saraçlar caddesinde evlerin cephelerinden sızan tarihi dokular, cumbalı pencereler, eski kaldırım taşlı sokakları mıktası gibi sizleri etkisine alıyor. Edirne’ye özgü badem ezmesi ise hediyelik olarak alınabilecek güzel bir şekerleme türü.
Ata sporumuz olan yağlı güreş müsabakalarının dünya çapında festivallerle renklendiği Kırkpınar Yağlı Güreş Müsabakaları ise eğlence ve sporun güzel bir örneği. Haziran ve temmuz aylarının arasındaki iki haftalık sezonu kapsayan dönemde katılma imkanı bulacağınız bu güzel etkinlik her yıl ziyaretçilerini artırarak büyüterek devam ediyor.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışı ile insanlara verdiği önemi devlet politikalarına da yansıtan bu yapı, ibadet bölümünün dışında hastane,eğitim yuvası, misafirhane, yemekhane bölümleri ile sadece hastaların şifa bulmasıyla değil, herkese hitap eden bir yaşam merkezi olması ile gezimize farklı bakış açısı kazandıracak yapıtlardan birisi olacak
Yununistan ili aramızda sızarak hem tarihi hem de coğrafi bir anlam kazanan meriç nehri aynı zamanda Avrupa ile komşuluk temellerimizin atıldığı tarihi meriç köprüsünü de sırtında taşıyor. Meriç’in taşkınlarına karşı hala dimdik ayakta duran köprüyü incelerken bir taraftan da Meriç nehrinin Marmara denizine doğru yolculuğunu göreceğiz.
Şehir hayatının yoğun ve stresli temposundan uzaklaşıp doğa ve canlılarla iç içe olacağınız huzurlu saatler Edirne Doğal yaşam çiftliğinde sizleri bekliyor. Çiftlik hayvanları ile ilgilenirken yüzünüzde beliren gülümseme ve ağaçlarında meyveleri koparıp tadarken alacağınız lezzet hayatınıza ayrı bir renk katacak.
Enez ve İpsala ilçeleri içerisinde Meriç nehri deltasında bulunan gölümüz Bakanlar Kurulu kararı ile milli park ilan edilmiş. Birçok kara ve su canlısının barındığı doğal yaşam alanı, doğa fotoğrafçılığı, kuş gözlem istasyonları gibi birçok ilgi alanına sahip. Kuşları ve su canlıları ile Edirne’nin güzel bir ekosistemi olan milli park, kısa bir seyahatin ardından doğa ile baş başa kalabileceğiniz keyifli bir atmosfer.
Gelibolu’dan Keşan’a kadar uzanan ve Türkiye’nin 3. Büyük sahil şeridine sahip olan Saros körfezi, denizde meydana gelen akıntılarla kendini temizleyen pırıl pırıl bir sahil şeridi. Çevresinde büyük şehirlerin ve sanayi tesislerinin olmaması su yaşamı ve turizm için çok büyük bir avantajdır. Etrafını çevreleyen yükseklerdeki çam ağaçlarının kokusu ve deniz canlılarının çeşitliliği ile turizmin en önemli alanlarından birisidir. Gezimizin farklı bir güzergahı olan Saros körfezi ailelerin ve doğa tutkunlarının tatil planı yapabileceği güzel bir alternatif.
Henüz hiçbir yorum yapılmamış.